26 Mayıs 2009 Salı

Selim Von Chiphoven - 1700'lerin Yetenek Avcısı


Müzik ruhun gıdasıdır dediler,obez oldum.Aylarca rejim yaptım.En sonunda ideal kiloma kavuştum ama müzik hala beni çağırıyordu. Almanyada geziyorum,çok esaslı bir konser salonundan geçiyorum.İlk orda ismini gördüm Ludwig Van Beethoven'ın.Kapıda Joseph Haydn'ı gördüm,hemen sarıldı bana.Öğrencisi olduğunu söyledi,Haydn'dan yamuk adam çıkmaz misali girdik içeriye.Çocuk başarılıydı.Daha sonra kuliste tanıştım,elimi sıktığında gözlerinde ki o ateşi görmeniz lazımdı:''Demek Çiphoven sizsiniz?İsminizi çok duydum...'' Gururum okşandı:'' Nerden duydun?'' diye sordum,bana saçma bir cevap verdi:'' Evet dün gece rahat uyudum.Teşekkür ederim.'' dedi ve yanımdan ayrıldı. Haydn'ı yanıma çağırdım,nesi var bu çocuğun dedim.Sorma abi,hafif sağırlık var dedi.Dedim kulaklık alalım bir tane.Ama o zamanlar icat edilmediğini unutmuştuk,birde pot kıracaktım. Sonraları çocuğun çok yanında oldum,Ludwy çalışkan çocuktu,sabah akşam müzikten başka bir şey düşünmüyordu.Bende onunla bağıra bağıra konuşmaktan sesim kısılmıştı. Bir gece içiyoruz,ona dedimki,oğlum yolun açık.ben sana güveniyorum. Beni Amadeustan tanıyor,Amadeus'u da lanse eden bendim. Ama o şöhret budalası çıktı. Sonra bana açıldı...Sıkıntı çekiyormuş,tam 9 senfoni yazmış ama adlarını bulamadığı için piyasaya süremediğinden yakındı.Kızdım,yanağına patlattım şaplağı:''Olum bumu derdin ya?Hepsine numara ver...1.senfoni,2.senfoni...9.senfoni...bu kadar basit ya.'' Ludwig çok sevindi,boynuma atıldı:''Abi sen bir tanesin ya!'' Ben o sırada ona kızdım:''Lan sende işine geleni duyuyorsun,gelmeyeni duymuyorsun...sen yok musun sen?''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder